1
2
3
4
5

Sirius’tan Düşen Işık

Gökyüzünde bir yıldız vardı.
En parlak, en sabırlı, en sevgi dolu olanı…
Adı Sirius.
Binlerce yıldır orada durur, geceleri dünyayı izlerdi.
Ama bir gece, Sirius’un içindeki sevgi o kadar taştı ki… Yeryüzüne iki küçük ışık gönderdi.
Biri, ışığın kalbini taşıyordu. Adı Lumier idi.
Gözleri sakindi, elleri sıcaktı. Dokunduğu her yere yumuşak bir parlaklık bırakırdı.
Diğeri, rüzgâr gibi hafifti. Adı Vent idi. Neşeyle uçar, bilinmeyeni keşfetmeye bayılırdı.
O konuşmazdı ama her sorunun cevabını rüzgârla fısıldardı.
Ve yanlarında, onları hiç bırakmayan biri vardı: Beyaz Kurt.
Yumuşacık tüyleriyle sarar, gözleriyle korurdu. Küçük ama güçlüydü. Sessizdi ama her şeyi bilirdi.
O, Sirius’un yeryüzündeki sesi, güvenin ta kendisiydi.

İstanbul’da Işıkla Dans

İstanbul’da Işıkla Dans
Üç arkadaş ilk olarak İstanbul’a indi.
Boğaz’ın sularında Lumier’in ışığı parladı.
Ada vapuru tüm şenliği ile ilerliyor, beyaz köpek trompet çalıyor, kedi ile leylek dans ediyor, kediler kanoya biniyordu.
Bu eğlenceyi gören Vent rüzgârla birlikte Galata’dan süzüldü.
Kız Kulesi onlara göz kırptı.
Beyaz Kurt, minik kayıklarda hoplayarak onlara eşlik etti.
Bir bebek o gece ilk kez uyudu…
Sirius gökyüzünde, annesi başucunda…
Masal İstanbul’un ışığına karıştı.

Kapadokya’da Rüzgârla Uçmak

Sonra geldiler Kapadokya’ya.
Uçan atların ülkesine
Sabahın erken saatlerinde gökyüzünde balonlar süzülüyordu.
Vent, onları rüzgârla yukarı taşıdı.
Lumier, peri bacalarının taşlarını altın ışıkla boyadı.
Beyaz Kurt, bir balon sepetinde oturup el salladı.
Bir anne, battaniyeye sarılı bebeğine fısıldadı:
“Bir gün sen de kendi masalını yazacaksın…”

Efes’te Taşların Sırrı

Üç arkadaş bu kez zeytin ağaçlarıyla süslenmiş olan Efes’e indi.
Zaman burada ağır akıyordu.
Leylekler havada uçuyor, yeni doğacak bebeklerin müjdesini vermeye gidiyorlardı.
Sütunlar eskiydi ama taşların kalbi hâlâ sıcaktı.
Lumier ışığıyla yolları aydınlattı.
Vent, tarih boyunca biriken tozu üfleyip dağıttı.
Beyaz Kurt, sessizce onları izledi.
Bir annenin kalbi o anda Sirius’un ışığıyla doldu.
Çünkü bebeği elini tuttuğunda, o sadece bir adım atmıyordu…
Yeni bir dünyaya giriyordu.

Gecenin Sessizliği

Gün bitti, gece geldi.
Lumier ile Vent gelinciklerin üzerine uzandı.
Sırtları toprağa, gözleri gökyüzüne dönüktü.
Ve orada, en yukarıda, Sirius parlıyordu.
Rüyalarında Kapadokya’da beyaz kurt ve arkadaşlarıyla yaptıkları balon seyahatleri vardı.
Masal bitmedi.
Sadece uykuya daldı.
Bir anne bebeğine sarıldı.
Sirius’un ışığı odalarına doldu.
Ve fısıldadı:
“Bu masal seninle başladı. Birlikte büyüyecek, birlikte büyüyeceğiz”…

Sirius’tan Düşen Işık

Sirius’tan Düşen Işık

Gökyüzünde bir yıldız vardı. En parlak, en sabırlı, en sevgi dolu olanı…
Adı Sirius. Binlerce yıldır orada durur, geceleri dünyayı izlerdi.
Ama bir gece Sirius’un içindeki sevgi o kadar taştı ki… Yeryüzüne iki küçük ışık gönderdi...

İstanbul’da Işıkla Dans

İstanbul’da Işıkla Dans

Üç arkadaş ilk olarak İstanbul’a indi. Boğaz’ın sularında Lumier’in ışığı parladı.
Ada vapuru ilerliyor, beyaz köpek trompet çalıyor, kediler dans ediyordu...

Kapadokya’da Rüzgârla Uçmak

Kapadokya’da Rüzgârla Uçmak

Kapadokya’da sabahın erken saatlerinde gökyüzünde balonlar süzülüyordu.
Vent rüzgârla onları yukarı taşıdı. Lumier ışıklarıyla taşları boyadı...

Efes’te Taşların Sırrı

Efes’te Taşların Sırrı

Zeytin ağaçlarıyla süslenmiş Efes’te zaman ağır akıyordu.
Lumier yolları aydınlattı, Vent tozu dağıttı, Beyaz Kurt sessizce izledi...

Gecenin Sessizliği

Gecenin Sessizliği

Gün bitti, gece geldi. Lumier ile Vent gelinciklerin üzerine uzandı.
Ve orada, en yukarıda, Sirius parlıyordu. Masal bitmedi… Sadece uykuya daldı.

Karakterlerimizin Duygusal Rehberliği

Her karakterimiz, bir duygunun karşılığıdır:
Sirius: Gökyüzünden izleyen ebeveyn sevgisi. Daima orada ama müdahale etmeden rehberlik eden bir ışık.
→ Çocuğun bilinçaltında içsel güvenin ilk figürü.

Lumier: İçsel sezgi, empati ve duygusal zeka.
→ Annenin ilk bakışı, ilk ninnisiyle özdeşleşen sessiz parlaklık.

Vent: Hareket, özgüven ve keşfetme isteği.
→ Babadan gelen oyun, cesaret ve bağımsızlık modeli.

Beyaz Kurt: Güvenin fiziksel hali. Uyku anında, yalnız kaldığında “ben buradayım” diyen peluş bir dost.
→ Çocuğun bilinçaltında bağlılık figürü olarak yer eder.
Tanıtım Görseli
Tanıtım Görseli

Geçiş Nesnesi: Bebeğin İlk Güvenli Limanı

Bir bebek doğduğunda, dünya onun için uçsuz bucaksız, bilinmez ve bazen korkutucu bir yerdir.
Anne karnındaki sıcaklık, ritim, dokunuş ve ses artık yoktur. İşte tam da bu noktada, bir şeye tutunma ihtiyacı doğar.
Psikolojide bu tutunma aracına “geçiş nesnesi” adı verilir.
Bu nesne, genellikle bir battaniye, peluş oyuncak veya anneden gelen bir parça olur.
Ama aslında… bu, bir “eşya”dan çok daha fazlasıdır:

Biz her ürünü bu bilinçle tasarlıyoruz.
Bir tulumun yalnızca estetik değil, duygusal bir işlevi de olması gerektiğine inanıyoruz.

Baby Fée’nin Doğuşu

Biz Baby Fée olarak, bebekler için sadece giysi değil, duygusal geçiş nesneleri tasarlıyoruz.
Her ürün, bir masalın parçası.
Her dikişte bir sevgi, her etikette bir hikâye saklı.
Çünkü biliyoruz ki:
İlk battaniye, sadece bir kumaş değildir.
İlk tulum, sadece bir giysi değildir.
Bunlar, çocuğunuzun ilk hatırası; sizinle arasındaki ilk bağdır.
Tanıtım Görseli
Tanıtım Görseli

Masalınız Şimdi Başlıyor

Baby Fée, bir giyim markasından çok daha fazlası:
Duygusal bir bağ
Psikolojik bir güven nesnesi
Estetik bir hatıra
Anlamlı bir yolculuğun ilk sayfası
Bebeğiniz bir gün büyüyecek.
Ama bu masal hep burada kalacak.
İlk battaniyesinde, ilk body’sinde, ilk ninnisinde...
Sirius’un Işığında Büyüyen Her Bebek, Sevgiyle Sarılır.
Sevimli Bebek Görseli

Masala Katılın

Sirius’un ışığı size de dokunsun...

Her hafta yeni bir blogla anneliğe dair ilham,
Sirius’tan gelen minicik olumlama cümleleri,
Sadece size özel kampanyalar ve masal koleksiyonları...

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı